10 Aralık 2010 Cuma

Selam olsun sana ey çalışan insan!

İstanbul'un ilk karı, Fikirama'nın ilk yazısına karışık iniyor yavaştan.

Şu olaya baya bi zamandır niyetleniyorum ama ah işte ah o niyet yok mu o niyet. Babaannem ne derdi "Niyet ettim, niyet eyledim.....(işte artık neyse o niyet eylenen konu arkasından o gelir)"... ben ne etsemde o niyetleri hayata geçiremeden sonsuz boşlukta terkediveriyorum. Arkamda hayata geçmemiş fikirler çöplüğü. Hansel Gratel misali takip edip kendimi bulacağım... olmuyor tabi! E malum güzel lokmaları kuşlar yemiş. Çalışıyoruz ya hiçbir şeye zaman YOK!

On senedir çalışıyorum, şu planlardan birini gerçekleştirmiş değilim. Boş zamanımı resmen dinlemeye ayırıyorum ya! Dinlenmeye... nasıl normal geliyor söylerken. Yoruluyoruz ya, tabi dinleniyoruz arkasından. Tabi tabi mantıklı! Ulan ne zaman yaşayacağız peki??? Çalış dinlen çalış dinlen çalış dinlen çalış dinlen... Yokuştan aşağı yuvarlanır gibi her metre/senede hatırlı bir ivme kazanıyoruz. Labada lubada yaşayıp gidiyoruz. O güzide ters yüz açıyla sağda solda iki birşey algılarsan ne ala.

Bunun bir yolu yok mu diye çok bi halleniyorum arada. Of arka arkaya bir planlar, çabalar silsilesi. Dışarıdan baksan tamam dersin "İki güne başarıyor birşeyleri". Yok abi ne alakası var. Yine bakıyorum aynı masa, aynı bilgisayar, aynı mouse, aynı el aynı mouse'ta... yukarı doğru devam ediyorum koldan. Aaaa yine ben! E hani caz klüp açacaaadık, ressam olacaaadık, aşçılık yapacaadık...

Oradan ver elini buhranlar, tayfunlar. Allaaaah! Pepino di Capri'den "Melancolia".

Bu konu öyle bastı ki bana, bunu başaran YOOOOK MUUUU?, aynısını yaşayan YOOOOK MUUUU? (bozacı edasıyla) diye bağırasım geldi sonunda.



Buradayım. Beklerim!

Fikirama

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder